Mutlu Yıllar (ikinci-son bölûm)

          Yalnız kalmaya ihtiyaç duyuyordu. Olabildiğince yalnız… Zaten arkadaşlarından daha kötü psikolojide aynı sınavlara tabi tutulması onun moralini ve sinirini bozmaktaydı. Arayan kişiyi görünce bir süre açıp açmamakta tereddüt etti. Sonunda arkadaşı sesli mesaj bırakmayı denemeye başlamıştı. Ona, müsaitse yanına geleceğini ve mümkünse iki bardak çay koymasını isterken  Rastgo telefonu açtı.
          İçi bir an da sevinçle doldu yalnız kalmak isterken nasıl oluyor da yalnız kalmayı bir telefonla hemen ret edebiliyordu.

     Çayı koymaya başladı yaklaşık 32 dakika sonra kapının zili çaldı. Kapıyı açtı, görünürde kimse yoktu. Asansörü bekledi lakin o da bir üst kata çıktı. Kapıyı kapatırken asansörün indiğini duyunca tekrar bekledi asansör Rastgo’nun bulunduğu katta durdu, kapıları açıldı ama içinden çıkan kimse olmadı.
     Gerilim dolu birkaç dakikaydı. Son dönemde izlemekte olduğu savaş filmleri yerine korku-gerilim dizilerini izlemiş ve normal psikolojide olmuş olsaydı bu durumdan fazlasıyla korkmuş olurdu lakin bu pek etkilemedi sadece biraz kafa karışıklığına neden oldu. Kapıyı kapatıp salona geçerken kapı bir daha açıldı. Kapıya yavaşça yaklaştı, delikten kim olduğuna bakmak istedi ama biri kapı deliğini parmağıyla veya başka bir şeyle kapatmıştı. Kapıyı açmak üzere kolu çevirdi. Karşısında gördükleri onu şaşırtmaya yetti.
        Kapıdakilere baktı önce ardından elindekilere. Birinin elinde telefon, onunla olanları video kaydına alıyordu. Diğerinin elinde çakmak mumları yakmaya çalışıyordu. Belli ki yakmayı becerememişler.
      Biraz beceriksizim kusura bakma,  …. Ama rüzgar var ondan yani anında sönüyor, içerde yakarız derken gülümsüyordu Eirene.
    Rasttgo o şaşkınlıkla ama ben çayı iki kişilik yaptım deyince onun bu haline gülmeye başladılar.
Ocaktaki çayı alıp salona geçti. Herkes ona bakıyordu, böyle durumlarda ne yapılırdı ne demem gerekir diye düşünüyordu çünkü bugün konu oydu ve böyle zamanlar pek az olmuştu hayatında. Biraz tereddüt ederek çay içelim mi diye sordu Rasttgo çaresizce. Kendisiyle ilgili konu açmaktan olabildiğince kaçınıyordu, ilgi odağı olmak onun için korkudan çığlık atan adam gibiydi. Pastayı beraber yediler ardından herkes birbirlerini konuşması için bekliyorlardı. Rasttgo’ysa sadece gülümsüyordu çevresindekilere.
Boris memlekette durumlar, ailen nasıl? diye sorarken yüzünde bir pişmanlık ifadesi vardı. Diğerleri açılacak konu mu bu, herkes biliyor nasıl olduğunu diyerek ona yüklendiler.
O gece büyük bir ikilem içindeydi Rasttgo konuşmak ve konuşmamak arasında gidip geliyordu. Arkadaşları onun için gelmiş, onu mutlu etmek için bir şeyler yapmıştı konuşmasa olmazdı ama konuşsa konuşacak konu bulamıyordu aklında tek bir şey vardı ve ne dese dönüp dolaşıp oraya varıyordu sohbet. Bu kararsızlık içinde kullandığı cümleler ortamın enerjisini pozitife çevirememişti. Arkadaşları daha fazla oturmadan kalkıp gittiler. O gece en azından mutluydu. Günü iyi bitirmişti.
 Ama gece başını yastığa koyduğunda fark etti, tekrar yalnız başınaydı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevgili Merhametli İnsanlar

Düşünce İyi Düşün

Mutlu Yıllar (İlk Bölüm)