Ölümcül Rüya
Bu sabah erken uyanmıştı. Yoğun bir günün
ardından yorgun düşmüştü. Eve girdiğinde interneti açtı, haberlere şöyle bir
göz gezdirdi. Biraz sonra acıktığını hissetti. En son ne zaman yemek yediğini
ufak bir hesapla altı saat ve kırk dört olarak belirledi. Bu tekrar yemek için
makul bir süreydi. Tek başına yaşadığı için yemek yapmaya üşeniyordu. En iyi
bildiği şeyi yaptı.
Telefondan paket servis yapan bir
yeri aradı, numarayı buldu ve aradı. Telefon iki defa çaldı üçüncü çalışın ortasında
karşıdan “Yarim Döner buyurun” diye açıldı. İnşallah diye karşılık verdi adam.
-“pardon
efendim sesiniz gelmiyor. Alo alo…”
-“Sesim
geliyor mu şimdi?”
Bu klişe onu hep güldürürdü. Hayır gelmiyor
deseydi ne yapacaktı? Konuşmayı sürdürmeyi mi daha iyi çeken bir yere geçmeyi
mi tercih edecekti? Adeta bir paradoks diye düşündü.
Neyse ki
“Evet şimdi geliyor” diye cevapladı.
-“Neyiniz
var yani ne tavsiye edersiniz.”
“Big checken
menü, double menü birden, yarim döner menü…”
“Abi ben bir
yarim döner menü alayım o zaman “
“ Adresi
alayım …. İçecek var mı?”
“Hayır
teşekkürler “
Adresi verip telefonu kapattı.
Yemeğin gelmesini beklerken televizyona biraz
baktı. Önce bir haber kanalı, onu değiştirip spor kanalı açtı. Sevmediği bir
boks müsabakasından kanalı tekrar değiştirdi. Üçüncü kanalda Tatlı Küçük
Yalanları izledi.
Yirmi altı dakika sonra yemek gelmişti. Hesabı
kredi kartıyla ödedikten sonra çabucak oturup yemeğini bitirdi. Yaklaşık on beş
dakika sonra uyku bastırdı. “Bir saat uyuyup kitap okurum” diye planladı
kafasında. Alarmı kurdu ve uykuya daldı.
Alarm çaldığında uyandı. Uyku hala tüm
gücüyle bastırıyordu. Hal böyle olunca alarmı kapatıp tekrar uykuya daldı.
Bu kez arkadan birinin geldiğini hissederek
uyandı ama tekrar uyuyor numarası yaptı. Arkadan yaklaşan kişi çıkardığı “baba
baba” sesinden 16 yaşında olduğunu tahmin etti. Sonra bir anda bir saniye ne
babası ne oluyor? Ben tek başıma yaşıyorum ayrıca baba değilim lanet olsun bir
sevgilim bile yok diye düşündü. Çocuk tekrar baba diyerek bu kez dürtüyordu.
Hafif sallandığını hissetti.
Gözlerini açmaya çalıştı, yarısını
açabildi. Gördükleri onu korkutmaya yetmişti. Ayaklarının dibinde karanlıktan
tam görülmeyen aynı zamanda saydam bir karartı gördü. Hemen yanında iki yine
16-17 yaşlarında iki kişi. Bunlar üzerleri tamamen siyah tek parça bir
elbiseyle, başları ise beyaz bir başörtüsü ile kaplıydı. Ona dönüp namaz kılar
gibilerdi.
Kıpırdamaya, kaçmaya çalıştı ama bir türlü
hareket edemiyordu. Dönüp arkasındaki çocuğa bakmayı denedi ama başını bile
çeviremedi. Yarı açık gözleriyle gördükleri onu çok korkutuyordu çünkü ona
bakan gözler adeta ölü insanlarınkine benziyordu. Tek bir noktaya odaklı, sabit
ve çevresi morarmış… Daha önce böyle şeyleri sadece filmlerde görmüştü, gerçeği
gerçekten tüyler ürperticiydi. Çabucak ayağını kontrol etti ters dönmemiş
olduğunu hissedince bir nebze rahatladı ama tehlike henüz geçmiş değildi. Bunun
bir rüya olabileceğine ihtimal verdi. Bu
bir rüyaysa bir an önce bu rüyadan uyanmalıyım hem de hemen diye düşündü.
Uyanmaya çalıştı. Vücudu başından dizlerine kadar bir ürpermeden geçti,
tüylerinin diken diken oluşunu hissedebiliyordu hafif bir titreme ile beraber.
Ben şu an uyuyorum ve bunlar rüya diye söylenirken aklına Inception
sahneleri geldi. Ben onlardan birini
yaşıyorum. Evet muhtemelen bu da böyle bir şey. Daha fazla zorladı kendini
uyanabilmek için. Bir yere çarpmak için hareket etmeye, bir tarafını incitmeye
çalışıyordu. Uyanmayı başardı gözlerini tekrar açtı. Hayır hala aynı rüyadaydı
aynı şeyleri görüyor.Tekrar kapatıp zorlamaya devam etti. Bir kere daha rüyadan
uyandığını düşündü. Bu kez başarabildiğini düşündü. Gözlerini açamaya
hazırlandı. Korkuyordu, aynı şeyleri bir daha görmek istemediğinden, görme
ihtimalinden korkuyordu. Sonunda gözlerini açtı. Korkarak, yavaşça… Derin bir
oh çekti. Gördükleri gerçekten rüyaydı. Sağını solunu iyice kontrol etti. Saate
baktı ikiyi otuz beş geçiyordu. Biraz susamıştı ama yorgunluktan yataktan
çıkamıyordu.
Güvende
olduğuna inanınca rüyayı neden görmüş olabileceğini düşündü. bilinçaltını,
yedikleri, içtiklerini, en son ne izlediğini hatırlamaya çalıştı. Hepsine
ihtimaller verdi en çok ihtimali ise namaza verdi. Rüyayı namaz kılmadığı için
görmüş olabileceğine yorumladı. Tanrıya doğru eğer bunun içinse yani ibadet etmeden yattığım içinse bil ki korkutarak bunu yaptiramazsin hem bu adaletsiz olur. Hani sen merhametliydin öyleyse bana
güzel bir rüya göster de ben de inanıp namaz kılayım. Pazarlığını yapmış ve
kendini haklı hissetmiş güzel bir rüya görmek umuduyla uykuya daldı.
Başından
beri bir tanrının varlığına inanmış ama bir dinin olmadığını söylemişti.
Şimdiye yeryüzüne inen kitaplarda geçenler, anlatılan dinin gereklikleri gibi bazı şeyleri çağdışı ve mantıksız
buluyordu. Tanrı büyük bir varlık nasıl olur da her çağa hitap eden bir kitap
indirmez, herkesin anlayabileceği şekilde yazmaz ya da madem diller değişiyor
neden her döneme bir peygamber inmişken şu zamana inmez diye eleştiriyor. Bu
nedenle de bir dinin olamayacağını düşünüyordu.
Bir vapurun
içindeydi hızlı bir şekilde giden bir vapur. İçinde tek yolcusu olan… önce arka
tarafa doğru gitti sonra ortalara doğru ilerledi. Masmavi bir deniz hava açık
güneşli bir gün. Etrafı izlerken bir anda deniz karaya dönüşünü fark etti.
Bunun nasıl olabileceğini düşündü, herhalde yeni teknoloji hem deniz de bir
vapur hem de karada bir otobüs olma özelliği vardı. Havanın güzelliğinden bu
değişime pek önem vermedi. Rüyanın tadını çıkarma niyetindeydi. Evet galiba ona
gösterilen güzel rüya buydu. Rüyadan hiç uyanmak istemiyordu. İçinde bulunduğu
otobüs durakları teker teker hızla geçiyordu. Bir virajı dönerken köşede
oturmuş, son derece güzel, çekici ve genelde liselilerin tercih ettiği veya
fantezi sevenlerin giydiği mini etekli kızları gördü. En iyisini camın
arkasından izliyordu. Otobüs adeta ağır çekimde gidiyordu. Bakmaya doyulmayan
güzel gözleri görünce tutulduğunu hissetti dünya durmuştu. Öne doğru eğilişini
izledi. Eğilirken kocaman dik göğüslerini fark etti. Diğerlerinin de aşağı
kalır yanı yoktu ama sadece onu görebiliyordu. Kız eğilmiş halde kafasını
kaldırınca göz göze geldiler. Ve bir anda sahne tekrar değişti.,
Aynı korkunç
rüya bir daha başladı. Önce gerçek gibi geldi. Rüya olduğunu anlaması
saniyelerini almıştı. Ayaklarını kontrol etti bu kez ters dönmüştü. Hemen
uyanmalı yoksa ömür boyu böyle kalabilirdi. Bir kere başardın bir daha
yapabilirsin hadi diyerek herhangi bir hareket için zorluyordu. Karartı hareket etmeye
başlamıştı. Genç ama morarmış sonuna kadar açık ve hareketsiz gözlerle bakan
kızlar üstüne geliyordu. Bu son şansın
olabilir uyan uyan. Söz verdi tanrıya.
tamam sen kazandın uyandır beni şimdi kalkar kalkmaz ibadet edeceğim. Biraz
daha zorlayınca ikinci kez uyanmayı başardı.
Yataktan
zorlanarak çıktı, koridorun ışığını açtı. Dolaptan suyu aldı ve kafasına dikti,
tek dikişte yarım litre su içmişti. Gece saat dört
buçuğu gösteriyordu. Hala .badetle ilgili olabileceğine yüzde yüz ihtimal
vermiyordu. Başka bir sebebi daha olabilirdi bu yüzden bu saatten sonra
uyuyamazdı. Balkonda biraz temiz, serin ve güzel bir havayı içine çekti
ardından salonda kanepelere oturdu. Biraz daha düşündü kafasında senaryolar
dönüyordu. Bir daha rüya görmemek için her şeyini verebilirdi. Bir mesaj
sesiyle kendine geldi.
Mesaja
baktı. “Günaydınn” yazılıydı.
tanımadığı birinden…
Yorumlar
Yorum Gönder